Ana içeriğe atla

Psikoloji'den Çıkış: Klasik Koşullanma ile Ders Çalışma Yöntemleri

Giriş

Klasik koşullanma, öğrenme süreçlerini açıklamak için psikolojide önemli bir yere sahiptir. Ivan Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı deneylerle ortaya koyduğu bu model, birçok davranışın nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olmuştur. Ancak insan davranışları yalnızca otomatik tepkilerden ibaret değildir. Bilişsel süreçler, önceki deneyimler ve çevresel etkenler de öğrenme sürecinde büyük rol oynar. Bu nedenle klasik koşullanma, özellikle karmaşık öğrenme ve bilinçli davranışlar söz konusu olduğunda bazı eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu yazıda klasik koşullanmanın sınırlılıklarını ve eleştirel yaklaşımları ele alacağız.

1. Klasik Koşullanma Nedir

Klasik koşullanma, organizmaların belli uyaranlara karşı otomatik tepkiler geliştirmesini sağlayan bir öğrenme türüdür. Rus psikolog Ivan Pavlov tarafından keşfedilmiştir.

2. Pavlov’un Deneyi

Pavlov, köpeklerin yiyecek görünce doğal olarak salya salgıladığını fark etti. Ancak bir süre sonra zil sesiyle yiyeceği eşleştirdiğinde köpekler yiyecek olmasa bile sadece zil sesini duyduklarında da salya salgılamaya başladılar.

3. Klasik Koşullanma Süreci Öncesi (Doğal Tepki)

    • Yiyecek → Salya (Doğal refleks)
    • Zil → Tepki yok
  1. Koşullanma Süreci

    • Zil + Yiyecek → Salya
  2. Sonrası (Koşullu Tepki)

    • Zil → Salya

Burada zil, artık köpeğin yiyeceği beklemesini sağlayan koşullu uyaran hâline gelmiştir.

Klasik koşullanma, öğrenme süreçlerini açıklamada önemli bir model olsa da bazı eleştirilere maruz kalmıştır. İşte başlıca eleştiriler:

4. Klasik Koşullanmaya Yönelik Eleştiriler

4.1. Bilinçli Düşünceyi Göz Ardı Etmesi

Klasik koşullanma, öğrenmenin tamamen otomatik tepkilerle gerçekleştiğini varsayar. Ancak insanlar ve hayvanlar bilişsel süreçlere sahiptir.

4.2. Karmaşık Öğrenmeleri Açıklamakta Yetersiz Kalması

İnsan davranışları genellikle çok daha karmaşıktır ve sadece uyaran-tepki ilişkisiyle açıklanamaz.

4.3. Davranışın Kalıcılığı Üzerine Eleştiriler

Koşullanma ile öğrenilen tepkiler zamanla sönebilir (sönme - extinction).

4.4. Edimsel Koşullanma ile Karşılaştırıldığında Pasif Kalması

B.F. Skinner’ın edimsel koşullanma teorisi, öğrenmenin pekiştirme ve ceza ile daha etkili olduğunu savunur.

Klasik koşullanma bireyin pasif olduğunu varsayar ancak insanlar ve hayvanlar çoğu zaman aktif öğrenme sürecinde yer alır.

4.5. İçgüdüsel Davranışları Açıklayamaması

Bazı tepkiler öğrenilmiş değil, içgüdüseldir.

Klasik koşullanma, özellikle basit öğrenmelerde ve duygusal tepkilerin gelişiminde önemli bir rol oynasa da insan davranışlarının tümünü açıklamakta yetersiz kalır. Bu nedenle günümüzde bilişsel psikoloji ve sosyal öğrenme teorileriyle birlikte ele alınmaktadır.


5. Günlük Hayattaki Örnekler

  • Ders Çalışma Alışkanlığı: Her gün aynı müzikle çalışmaya başlarsan bir süre sonra o müzik çaldığında otomatik olarak ders moduna girersin.
  • Reklamlar: Mutlu insanlarla gösterilen markalar, o markanın mutlulukla ilişkilendirilmesine neden olur.
  • Fobiler: Örneğin bir çocuk köpek tarafından ısırıldığında tüm köpeklerden korkmaya başlayabilir.

Klasik koşullanma, duygusal tepkiler ve refleksleri değiştirmek veya yeni alışkanlıklar oluşturmak için güçlü bir araçtır.

Ders çalışmak için klasik koşullanma yöntemiyle verimli bir alışkanlık oluşturmak istiyorsan şu adımları uygulayabilirsin:

6. Klasik Koşullanma Yardımıyla Ders Çalışma Alışkanlığı Edinmek

6.1. Belirli Bir Çalışma Ortamı Seçebilirsin

Hep aynı masada, aynı sandalye ve aynı ışık düzeninde çalışmak ders çalışma alışkanlığı edinmeye yardımcı olabilir. Çalışma alanını yalnızca ders için kullanmak, beynin çalışma masasını "ders çalışma yeri" olarak koşullandırmasına neden olur. Bu da seni masanın başına oturduğunda ders çalışmaya koşullandırmış olur. 

Diyelim ki o gün ders çalışmak için isteğin yok ve ders çalışmak istemiyorsun. Belki canın o anda hiçbir şey yapmayı da istemiyor da olabilir. Olağanüstü durumlar haricinde kalkıp masanın başında oturman, masanın başında bir süre vakit geçirmen bir süre sonra otomatik olarak ders çalışmaya başlamanı sağlayabilir. 

Ancak bunu sağlayabilmek, bu şekilde klasik koşullanabilmek için yoğun bir kararlılık gerektiğini de unutmamak gerekir. 

6.2. Tetikleyici Bir Rutin Belirle

Çalışmaya başlamadan önce hep aynı ritüeli yapmak da klasik koşullanma yöntemlerinden biridir. Çay veya kahve gibi bir içecek içmek, kısa bir yürüyüş yapmak, hafif egzersiz yapmak, belirli bir müzik dinlemek, beynine "çalışma vakti geldi" sinyalini verecektir.


6.3. Belirli Bir Saatte Çalışmaya Başla

Her gün aynı saatlerde çalışmak da klasik koşullanma yöntemlerinden biri olabilir. Vücut ve zihin bu saatte çalışmaya alıştıkça odaklanmak daha kolay hale gelir. Kötü yanı, zamana koşullanan zihnin saat gelmeden ders çalışamaması veya odaklanamamaktadır. Kısa vadede etkili ancak uzun vadede zararları olabilecek bir yöntemdir. 

6.4. Dış Uyaranları Sınırla

Günümüzde çok fazla uyarana maruz kalıyoruz. Hayat çok hızlı akıyor. Hayatın hızına yetişmekte zorlanıyoruz. Çoğu zaman ise yetişemiyoruz. Sosyal medyanın dikkât süremizi sınırladığını görüyoruz. Tarihin hiçbir döneminde insan zihni bu kadar uyarana maruz kalmadı. Zihnimiz değişen bu duruma uyum sağlamakta zorlanıyor. 

Burada bütün uyaranlarla tek tek mücadele etmek yerine onları görmezden gelebilir, hayatımızı sadeleştirebiliriz. Ders çalışmaya başladığımızda odaya bir koku sıkmak, etkili bir yöntem olabilir. 

Bundan başka benim en sevdiğim yöntemlerden biri de örneğin bir kitap üzerinde veya bir konu üzerinde çalışılıyorsa zihnini dünyadaki tek şeyin o kitap veya konu olduğuna ikna etmektir. Bu durumda yalnızca o kâğıdın veya kitabın üzerine yoğunlaşırım. Aslında bu, çok da zihnini kandırmak değil. Sonuçta üzerinde çalışılan şey, gelecekteki "ben"in inşa edilmesinde kritik bir rol oynayabilir. 


6.5. Çalışma Sonrası Küçük Bir Ödül Belirle

Ders çalıştıktan sonra kendine küçük bir ödül vererek bu yaptığın şeyi pekiştirebilir ve bunun alışkanlık hâline gelmesini sağlayabilirsin. Bu ödüller büyük şeyler olabileceği gibi insana mutluluk veren herhangi bir şey de olabilir. Sevilen bir atıştırmalığı yemek, sevdiğin bir şarkıyı dinlemek, pek tavsiye etmesem de bir sosyal medya molası vermek bu tür ödüllendirmelere örnek verilebilir. 

Ödül yöntemi, bu yöntemler içerisinde özsevgi ve özşefkati de geliştirmesi açısından idealdir. Ancak ders çalışmaya hazırlamaz, zaten ders çalışabilen birinin ders çalışmasını pekiştirebilir. Diğer yöntemlerle birlikte kullanılması daha çok fayda sağlar. Ancak uzun süreli kullanımda kişide güzel bir şeye erişmek için (çok) çalışmak inancını geliştirebilir. 

6.6. "Benim Bunu Yapmam Lazım" 

Benim sihirli cümlem bu. Basit sorunlara basit çözümler üretirim. "Ders çalışmam lazım ama çalışamıyorum." Tersten okuduğumuzda ise "Çalışamıyorum ama ders çalışmam lazım." demiş oluruz. Burada biz çalışamayarak ders çalışma zorunluluğumuzu ortadan kaldırmak mı istiyoruz yoksa ders çalışma zorunluluğumuz sebebiyle çalışamama durumunu ortadan kaldırmayı mı? Her işte zorluk var ve bu, bizim yapmamız gereken bir şey. Eğer gelecekte yapmak istediğimiz işi yapmak istiyorsak bugün ders çalışmalıyız. O yüzden zorundayız. Bunu yapmamız lazım. Bunu yapmam gereken benim. Ben işte bu zorunluluğu "Benim bunu yapmam lazım" şeklinde ifade ediyorum. Bu sözü tembellik yaptığım zamanlarımda kendime söylediğimde yerimden bir zıpkın gibi kalkarak yapmam gereken işi yapmaya koyuluyorum. Belki sizde de işe yarar. 

Diğer yöntemlerin aksine "Benim bunu yapmam lazım." demek, eylemi hızlıca yapmanın yanı sıra bireye görev bilinci de verdiği için bana daha sıcak ve samimi geliyor. 

Sonuç

Klasik koşullanma, öğrenme ve davranış şekillendirme süreçlerinde önemli bir rol oynasa da insan davranışlarının tüm yönlerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bilinçli düşünceyi göz ardı etmesi, karmaşık öğrenme süreçlerini tam olarak açıklayamaması ve bireyin pasif bir konumda olduğunu varsayması, bu teoriye yönelik başlıca eleştiriler arasındadır. Günümüzde öğrenmenin sadece uyaran ve tepki ilişkisiyle gerçekleşmediği; bilişsel, sosyal ve çevresel faktörlerin de sürece dâhil olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle klasik koşullanma, öğrenme kuramları içinde tek başına yeterli görülmemekte, diğer psikolojik yaklaşımlarla birlikte ele alınmaktadır. Ancak odaklanma sorunlarınız varsa klasik koşullanma hayatınızı düzene koyma konusunda basit ama etkili yöntemler sunabilir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğan Görünümlü Şahin: Bir Deyişin Hikâyesi

Giriş Türkiye’de otomobil kültürünün en ikonik ifadelerinden biri haline gelen "Doğan görünümlü Şahin" aslında bir espriyle başlayıp zamanla gündelik dile yerleşen bir tanımlamadır. Peki, bu kavram nasıl ortaya çıktı ve ne anlama geliyor? 1. Doğan ve Şahin Arasındaki Fark Nedir? Tofaş’ın efsanevi modellerinden Şahin ve Doğan, 80’ler ve 90’lar boyunca Türkiye yollarında en çok görülen araçlardan oldu. Temelde aynı şasiye ve motor altyapısına sahip olsalar da bazı farkları vardır: Doğan ; serinin en üst modeli olup elektrikli camlar, velur koltuklar, gövde rengi tamponlar gibi daha lüks detaylara sahipti. Şahin ise daha sade , ekonomik ve donanım açısından daha mütevazıydı . Bu farklar zamanla Şahin sahiplerinin araçlarını Doğan’a benzetme çabalarına yol açtı. Şahin'in kapı döşemeleri, tamponları, jantları ve iç detayları değiştirilerek dışarıdan bakıldığında Doğan gibi görünmesi sağlanılıyordu. 2. Modifiye Kültürü ve Doğan Görünümlü Şahin 199...

Klasik ve Modern Psikanalizde Terapistin Yaklaşımı: Değişen Rollerin Psikoterapideki Yansımaları

Giriş Klasik ve modern psikanaliz ekolleri, Freud’un geliştirdiği temel prensiplerden yola çıkarak farklı yönelimler ve teorik açılımlar sunmuştur. Klasik psikanaliz, Freud’un bilinçdışı , içgüdüler ve çocukluk yaşantıları üzerine kurduğu modelle başlarken modern psikanaliz , bu temelleri genişleterek bireyin sosyal ilişkileri ni, kimlik gelişimi ni ve duygusal bağları nı da ele almıştır. 1. Klasik Psikanaliz Ekolleri 1.1. Freud’un Klasik Psikanalizi Temel kavramlar : Bilinçdışı, İd-Ego-Süperego modeli, Oedipus kompleksi, savunma mekanizmaları. Bilinçdışının Rolü : Freud’a göre bireyin davranışlarını ve ruhsal durumunu belirleyen en önemli etken bilinçdışı süreçlerdir. Serbest Çağrışım ve Rüya Yorumu : Tedavi sürecinde bilinçdışı çatışmaların ortaya çıkarılması için kullanılır.  1.2. Ego Psikolojisi (Anna Freud, Heinz Hartmann, Erik Erikson) Vurgulanan alan : Ego’nun gelişimi, savunma mekanizmaları ve bireyin çevresine uyumu. Freud’un modelinden farklı olarak İd’e (dü...

Kültürcül'den Merhaba

       2019 yılında blogumu ilk açtığımda blog internet ve bilgisayara dair hiçbir şey bilmiyordum. Blog alemine gözüm kapalı girdim diyebilirim.     Bu yüzden sanal dünyaya gözümü blog sayesinde açtım diyebilirim. Futbola dair fikirlerimi paylaştım, psikolojiye merak sardım, sosyolojiye bakış açımı şekillendirdim, deneme yazdım, edebiyata dair fikirlerim oldu, Halkbilimi'ne ilk ilgim Karadeniz türkücülüğü ile burada başladı, harika insanlarla tanıştım, fikirlerimi açıkça paylaşabileceğim muhitlere dahil oldum, futbol antrenörlerine futbolun geleceğini anlattım.     Hayatımın bu beş yılında blogla temas etmeyen hiçbir şey olmadı. Ne zaman ki blogumdan uzak kaldım, benim için işler o zaman kötü gitti. Ne zaman ki işlerim kötü gitti, blogumdan uzak kalmak zorunda kaldım.     Artık elbette 2019 yılındaki Tolgahan yok. Artık elbette hayata bakış açım, ihtiyaçlarım, isteklerim çok daha farklı.     Haldun Taner he...

Ara Düşünceler: Zihnimizin Gizli Kuralları

Giriş Günlük hayatımızda verdiğimiz tepkiler, hissettiğimiz duygular ve aldığımız kararlar genellikle bilinçli farkındalığımızın ötesinde şekillenir. Kendi kendimize söylediğimiz şeyler, yani otomatik düşünceler , aslında daha derin ve köklü inançlardan beslenir. İşte burada ara düşünceler devreye girer. Peki, ara düşünceler nedir? Bizi nasıl etkiler? Ve en önemlisi, değiştirilebilir mi? 1. Ara Düşünce Nedir? Ara düşünceler, bireyin temel inançları ile otomatik düşünceleri arasında yer alan, genellikle kurallar , varsayımlar ve tutumlar şeklinde ortaya çıkan düşüncelerdir. Ana Bileşenleri: 📍Tutumlar (Attitudes): Genel bakış açısını belirleyen düşüncelerdir.  👉Örnek: "Hayatta başarılı olmak için çok çalışmak gerekir." 📍Kurallar (Rules): Kişinin hayatında uyguladığı katı içsel kurallardır.  👉Örnek: "Hata yapmamalıyım, yoksa insanlar beni ciddiye almaz." 📍Varsayımlar (Assumptions): "Eğer... o zaman..." biçiminde koşullu inançlardır.  👉Örnek: "...

Tolgahan'ın Gözlüğü: Bugünün Anne Babaları Geçmiş Anne Babalardan Daha mı Vizyoner?

Giriş Günümüz ebeveynlerinin, geçmiş nesillere kıyasla daha açık fikirli ve vizyon sahibi olup olmadığı sıkça tartışılan bir konu. Ancak bugünün anne babalarının çocuk yetiştirme anlayışında belirgin bir fark olduğu kesin . Eskinin ebeveynleri, çocuklarını devlet güvencesinde bir mesleğe yönlendirirken bugünün ebeveynleri çocuklarını hızla değişen dünyaya adapte etmeye çalışıyor. Fakat bunu yaparken ne kadar bilinçli oldukları tartışmaya açık. 1. Ebeveynlerin Değişen Rolü Geçmişte ebeveynler, çocuklarının devlet memuru olup hayatlarını güvence altına almalarını en büyük başarı olarak görüyordu. Fakat bu durum günümüz ebeveynlerinde baskın bir düşünce olmaktan çıktı. Artık çocuklarının az emekle çok para kazanmasını isteyen, onları sürekli bir şeyler deneyerek başarıya ulaştırmaya çalışan bir ebeveyn modeli var. Bu süreçte çocuklar âdeta bir deneme tahtasına çevriliyor. Farklı kurslarla ve aktivitelerle oradan oraya sürüklenen çocuklar, gerçekten ne istediklerini keşfetmek...

Moxo Dikkat Testi: Dikkatinizi Ölçen Dijital Değerlendirme

Giriş Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) , günümüzde birçok kişinin yaşadığı bir şeydir. DEHB'yi tespit edebilmek amacıyla çocuk , ergen ve yetişkinlere çeşitli testler uygulanabilmektedir. Bu testlerden biri de Moxo Dikkat Testi 'dir. Peki, Moxo Dikkat Testi nedir? Nasıl uygulanır? Kimler için uygundur? 1. Moxo Dikkat Testi Nedir? Moxo, bilgisayar tabanlı bir dikkat ölçme testidir. Kişinin dikkat süresi , dürtüsellik , hiperaktivite ve zamanlama yeteneklerini değerlendirir. Görsel ve işitsel dikkat dağıtıcı uyaranlar içerdiğinden gerçek hayattaki dikkat dağınıklığına benzer bir ortam oluşturur. Test, çocuklar (6-12 yaş), ergenler (13-18 yaş) ve yetişkinler (19-65 yaş) için özel olarak geliştirilmiş versiyonlara sahiptir. Bu sayede her yaş grubuna uygun değerlendirme sağlanabilir. 2. Moxo Dikkat Testi Nasıl Yapılır? Test, genellikle bir psikolog veya uzman eşliğinde gerçekleştirilir ve şu aşamalardan oluşur: 📍Katılımcı bir bilgisayar karşısı...

TOGG’un Kemençesi: Yerlilikten Halkçılığa Uzak Bir Yolculuk

1 milyon 500 bin liraya %70 yerlilik oranıyla satılan TOGG’un nasıl bir halkçı politika izlediğini anlamakta güçlük çekiyorum. Yerli ve milli söylemleriyle sunulan bu araç, gümrük vergileri olmasa Çinli BYD'den bile pahalıya geliyor. O hâlde, yerli otomobil üretmek yalnızca otomobil parçalarını üretmek ve bu parçaları birleştirmek demek mi? Millî gurur, sadece etiket üzerinden mi inşa edilecek? Elbette birçok otomobil markası, maliyeti düşürmek ve standardizasyonu sağlamak için ortak şasi ve karoser kullanıyor. Buna itirazım yok ancak TOGG’un Hindistan ve Çin menşeli birçok araçla benzerlik göstermesi, Türkiye’ye ya da Türk insanına özgü bir iz taşıyıp taşımadığını sorgulatıyor. Türkiye, her ne kadar yerli bir otomobil markası inşa edememiş olsa da Cumhuriyet'in başından beri kurulan montaj fabrikalarıyla belirli bir deneyime sahiptir. Avrupa'nın pek çok aracı, Türkiye'de montajlanmış, bu otomobillerden Renault 9, Renault 12, Fiat 124 ve Fiat 131 gibi otomobiller yerli ...

Sözelciler Neden Problem Çözme Konusunda Geride Kalıyor?

Giriş Eğitim sistemimizde sıkça tartışılan bir konu var: Sözel alanlarda okuyan öğrenciler gerçekten yeterince analitik mi? Problem çözme becerileri gelişmiş mi? Yoksa sayısalcılar kadar sistematik düşünemedikleri için bazı konularda geri mi kalıyorlar? Bu yazıda sözelcilerin neden problem çözmede zorluk yaşadığını, bu sorunun sebeplerini ve nasıl aşılabileceğini ele alacağız. 1. Sözelciler ile Sayısalcıların Temel Farkları Sözelciler ve sayısalcılar arasındaki temel fark, düşünme ve problem çözme biçimleridir. Sayısalcılar daha çok mantık , analitik düşünme ve kesin sonuçlara ulaşma üzerine odaklanır. Matematik ve fen bilimleri gibi alanlarda çalışırlar. Problemleri adım adım çözme, verileri analiz etme ve formüllerle sonuca ulaşma yetenekleri gelişmiştir. Çalışma süreçleri genellikle daha sistematik ve pratik odaklıdır. Sözelciler ise yorumlama , analiz etme , eleştirel düşünme ve dili etkin kullanma becerilerine sahiptir. Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyal bilimler gibi...

Metaverse ve Metaetik: Dijital ve Felsefi Dünyaların Kesişimi

Giriş Teknoloji ve felsefe, insanlığın en eski ve en yeni düşünce alanlarıdır. Günümüzde bu iki alan, Metaverse ve Metaetik gibi kavramlarla kesişiyor. Peki, sanal dünyaların geleceğini şekillendiren Metaverse nedir? Ahlaki değerlerin kökenine dair sorular soran Metaetik ne anlama gelir? Gelin, bu iki kavramı birlikte keşfedelim. 1. Metaverse: Dijital Dünyanın Yeni Sınırları Metaverse, internetin evrimleşmiş hâli olarak düşünülebilir. Artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR) ve blok zinciri teknolojileriyle desteklenen bu evren, insanların sanal dünyalarda etkileşim kurmasına olanak tanır. 1.1. Metaverse’ün Özellikleri Sanal ve Gerçek Hayatın Buluşması: Kullanıcılar, avatarlarıyla bir araya gelip toplantılara katılabilir, oyun oynayabilir ve alışveriş yapabilir. Ekonomik Bir Ekosistem: Kripto paralar ve NFT’ler sayesinde dijital varlıklar satın alınabilir ve satılabilir. Sınırsız İmkânlar : Eğitimden sanata, eğlenceden iş dünyasına kadar pek çok alan...